İstiyorum ama bırakamıyorum, tıpkı bi tür bağımlılık gibi...

Yağan yağmur sanırım bugün yazma duygularımı kabartan şey.

Çünkü deminden beri yazıp yazıp sildiğim şeylerden farkettim aslında yazmak istediğim bi dolu şey var ama hiç biri tek başına bi konu olamayacak kadar sanal şeyler. Sildiğim herşeyi tek bi yazıda toplamaya karar verdim bu sefer açtım bi not hepsini yazdım başlıklar halinde bu sefer.

İlk başlık mı? He o haziran ayı ve yağan yağmur o bile beni eskisi kadar romantik biri haline getiremiyor. Biraz bununla alakalı şeyler yazayım şuraya diye düşündüm. Mesela eskiden olsa delice ıslanmak ve birazda mümkünse ıslandığın sevgiliyle yakınlaşmak en azından bi kez öpmek duygusu kabarırdı eskiden içimde. Tabi bu biraz küçükkendi. Sonra sonra farkediyor insan İstanbul'da böyle bişey olmaz olamaz. Çünkü senin öyle dilediğin gibi ıslanabileceğin yerler yok burada.

En azından o bastığın kaldırım taşlarından biri oynayıp altındaki suyu fırlatınca pantolonuna bütün bedenin öyle temizce ıslanmış hissedemeyip keyfin kaçar. Hem bu İstanbul'da diyelim ıslandın sevgilinle doya doya nerde tutup öpüyosun sen kızı. Sen kızı öpmek istiyosun hiç kimseyi hiç bişeyi umursamadan ama o seni öpmek istiyor mu bakalım?

Hadi diyelim o da istedi. Yanınızdaki insanlar ? Geçip giden yayalar ? Öyle bi yer değil yalnızız deme çünkü burada öyle yalnız kalabileceğin bi yerde yok malesef. Anlayacağın güzel kardeşim büyüdükçe sende bunları herkes kadar düşünür ve öyle çokta iplemez bi insan olarak yaşayamamaya başlıyosun. He aksini mi düşündün ?

Böyle düşündüğün ve yaşadığın için bi kız sana aşık mı oldu? Bu da bi çözüm değil çünkü en fazla bi kaç aya o kız sende o aşık olduğu güzel huyu silmek istemeye başlayacak. İş ciddiye bindikçe seni düzene sokmaya ve kafandaki o alışılmışın dışındaki tüm düşünceleri silmeni isteyecek ve en çokta bu canını acıtacak. Çok seviyosan biraz sabredeceksin. Çok sevmiyosan ayrılacaksın. He çok seviyosanda o en fazla bi sene sürecek sonra ya sen değişeceksin yani en azından duygularını-düşüncelerini bastıracaksın, ya da ayrılacaksın.

İkinci başlığa geçelim bu konu beni fazla darladı. Bu başlıkta çok iç açıcı meselelerimizden değil yaklaşık bi senedir sadece tek bi hedefe kitlenip işsiz güçsüz ona yönelmem lazım ama bu işsiz güçsüz olma durumu beni fazlasıyla zorluyor. Özellikle bu aralar baya baya zorluyor.

Kafam hep bi iş bulma, işe girme, para kazanma düşüncesiyle dolu. Bu birazda benimde hala bi yerlere bağlı olmamdan kaynaklanıyo sanırım yoksa ben çokta güzel o kafamdaki işleri yapabilirim. Ama tek sorun ne? Neyse buna sonra değiniriz. Çünkü bunun bi sorun mu yoksa bi çözüm mü olduğuna karar veremedim.

İstanbul'da bu aralar çok sahaf gezdim hepsi sanki beni öpmeye çalışıyormuş düşüncesine kapıldım. Biri hariç ama oda beni pek iplemiyor. Bi kaç kitaptan oluşan listemi bıraktım hala bi tanesine yanıt verebildi. Farklı siteler var olmadık kitaplara olmadık ücretler yazıp satmaya çalışıyorlar internet üzerinden sahaflar ellerindeki kitapları onada ayrı ayar oluyorum.

En son bulmaya çalıştığım kitap "Sadun Boro - Pupa Yelken" mesela bu kitaba 80-300 arasında değişen fiyatlar yazmışlar bi sitede ben bu kitabı eminim taş çatlasın 10-15 liraya alacağım ama bunun onlarda eminimki farkında. Ve gün gelecek benim okuma azmim bütün sahafları yenecek, istediğim bütün eski kitaplar benim olacak emin olabilirim bu konuda.

Bide unutmadan son bi başlığım daha var ama onu şimdi yazamıycam canım daha fazla yazmak istemiyo. Bu not sayfasını kapatmamayı aklıma gelenleri oraya not alıp sonraki yazılarda onlardan bahsetmek istersem bahsetmeyi düşünüyorum. 

Unknown

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder