Mibekc

  • Anasayfa
  • GÜNLÜK
  • SİNEMA-DİZİ
  • KİTAP
  • TEKNOLOJİ
  • "O"
Aniden gelmiştim kendime. Aslında farkındaydım herşeyin ve çevremin, metrobüse binip otururken özenle seçmiştim koltuğumu. Üçüncü kapının tam önündeki koltuğa oturmuştum. Diğer tarafa sırf önüme birileri gelip yaslanmasın diye oturmamıştım. Oysa düşünememiştim tam yanımda bi koltuk daha olduğunu.

Sonuçta oraya da birileri gelip oturacaktı. Tam 3 durak gittikten sonra bu beklemediğim hamle gerçekleşmişti ve hiç hoşlanmadığım insan tiplerinden biri çocuğuna sürekli direktifler veren enteresan ve bana kalkta yanıma oğlum otursun der gibi bakan bi kadın oturmuştu. Bende ona hiç prim vermeden kafamı kitaptan kaldırmadan okumaya devam etmiştim.

Ta ki o sinir kadının bi yere çatacağını anlayana kadar. Tam ineceğim durağa yaklaşmışken 2-3 durak önce binmişti bu şanssız biraz sonra başına gelecek olan çatışmadan habersiz genç kız annesiyle. Aslında o da bizim suratsız teyzeden pek farklı sayılmazdı.

Ve nihayet gerilim dolu dakikalar yeterince yaklaştı. Aniden gelmiştim kendime kitabımı kapattım ve artık emin olduğum tartışma anının olmadan inmiş olmak için dua ediyordum metrobüste.

Anlayamıyorum her bindiğimde beni mi buluyor yoksa ben mi onları buluyorum ama her bindiğimde illa ki oluyor böyle bi vaka. Bu da daha önceden başıma gelenler gibiydi.

Kitabımı kapatıp çantama koyduğumu gören suratsız yan koltuktaki teyze aniden döndü ve "inecek misin?" diye sordu yada "incek misin?" diye de sormuş olabilir emin değilim. O an ben kavgaya şahit olmamayı arzularken birden gelen soru karşısında Allahım yoksa kavganın ana etmenlerinden mi oluyorum sen koru diye dua ederken hayır diyerek soruyu savuşturdum ve direk önüme bakarak karşılık vermeksizin bekledim yerimde.

Dediğim gibi 2-3 durak önce binmişti herşeyden habersiz çatışmaya maruz kalacak olan genç kadın ve annesi. Bindiler ve annesi koridorun öteki tarafı olan yanımızdaki koltuğa oturduktan sonra bana biraz baktı ve şansının pek yaver gitmediğini ona yer vermeyeceğimi anladıktan sonra arka tarafa doğru ilerledi başına gelecek çatışmadan habersiz genç kadın.

Ve gerilim dolu dakikalar tam benim için bitti demeye başlamış. Dualarım yerini artık şükürlere bırakırken kalkmaya yeltendim ve "müsade eder misiniz?" diyebildim suratsız yan koltuk teyzeye. Bana yol verdi ben metrobüsün tam benim durağıma yaklaşan o iğrenç sektirengillerden olan yolu hesaplayamamıştım. Sonuçta son zamanlarda eskisi kadar gitmiyordum artık bu yolu. Eskiden her gün gidiyordum ama artık öyle mi? Değil tabiki hafta da bazen iki hafta da bi gidiyordum. Dolayısıyla yolu unutmuştum yolda beni unutmuştu. Karşılıklı unutulmuştuk.

Neyse ben o sekengillerden yoldan geçerken ayakta olduğumdan tam suratsız teyzenin bana açtığı dar yolu geçiyordum ki dengesiz metrobüs sekengillerden yolda sekince bende suratsız teyzeye doğru devrilmek üzereydim. O an dakikalar durdu saniyeler yavaşladı sanki herşey benim için ilerliyormuşçasına birden bire metrobüsün o iğrenç pis herkesin hapşırıp, aksırıp tuttuğu ve bu aksırıklar, hapşırıklar belli olmaması için İETT'nin sarıya boyadığı direklerden birine iki elimle sanki cehenneme düşüyormuşumda düşmek istemiyormuşumcasına sarılıverdim.

Çok şükür ki gene suratsız teyzeyle aramızda geçecek olan tartışmadan sıyrılmıştım. Ayağa kalktığımda farkettim ki aramızdaki insanlardan göremediğim tam önümdeki o üçüncü kapıda bazen tek bazen iki kişilik yan koltukta oturan oğluda çok profesyonelce uyuyor taklidi yapıyormuş suratsız teyzenin neyse ben tabii ki suratsız teyze gibi bir düşman kazanmak istemediğimden oğlunada onada hiç ilişmeden kapıya doğru yönelmiştim.

Bu sırada suratsız teyze az önce binen ve başına gelecek olan çatışmadan habersiz genç kadına cam kenarına geçmesini Çağlayanda ineceğini iletti. Bu diyalog sabahtan beri anlattıklarımı haksız çıkaracak derece de çok enteresan bi şekilde gayet medeni geçti. Kız oturmak istemediğini belirtti ve suratsız teyze tekrar aynı koltuğuna 7-8 saniye sonra oturdu.

O an içimden ne kadar hayvan olduğumu ve insanları dış görünüşlerine göre nitelendirdiğimi aslında benim iyi biri olmadığımı kalbime kötülüğün işlediğini düşünmeye başlamıştım ki.

Az önce binen ve başına gelecek çatışmadan habersiz genç kadın, suratsız teyzeye cam kenarına kaymasını istediğini belirten bişeyler söyledi. Kelimeleri tam duyamadım ama sanki çokta öyle sert değildi. Başına gelecek çatışmadan habersiz genç kadın aslında kısmen haklıydı sonuçta annesi koridorun öte tarafında oturduğundan yol boyunca konuşup dedikodu yapıp komşuları çekiştirip o arada koridorda duranları hem annesini görmek hemde duyabilmek için rahatsız edip yetmiyormuş gibi birde onların kafasını zikecekti.

Ama bu sefer sağlam kayaya çarpmıştı. Sanki büyük bir okyanusmuşta önüne çıkan dalgakıranın onu durdurmasına katlanamıyormuşçasına suratsız teyze ona dönerek kaymıyorum diye sesini yükseltti. O an ben bütün dualarımı ve şükürlerimi geri isteyen düşüncelere dalarken gene her bindiğimde gerçekleşen metrobüs ritüeli yerini bulmuş ve beklenen olmuştu. Bir kavga daha çıkmıştı ben metrobüsteyken.

Bunun karşılığı olarak az önce binen ve başına gelecek çatışmadan habersiz olan genç kadın yani daha doğrusu benim bu ana kadar başına gelecek çatışmadan habersiz olduğunu düşündüğüm kadın meğersem hiç öyle çatışmadan habersiz değilmişçesine bizim teyzeye dönüp "ne bağırıyorsun be" diyerek suratsız teyzeye karşı atağa çıkmıştı. Hatta bu karşı atak falan değil bildiğin kontra ataktı.

Bu kontra atağı beklemeyen suratsız teyze birden bire şaşırmış ve neye uğradığını anlayamamış halde beklerken tüm bunların neticesini hiç merak etmeyen ben durağıma gelmiş ve kapıları açılan metrobüsten sanki altı buçuk sene kapalı cezaevinde kalmışta o an salıverilmiş gibi, hatta bu tanımlama çokta doğru olmadı, sanki bir at yarışında sıraya sokulmuş başlangıç tabancasını ve kapıların açılmasını bekleyen o atlardan biriymiş gibi bir anda fırladım metrobüsten aşağı ve arkama bile bakmaksızın durağın merdivenlerine doğru hızla ilerledim.

Merdivenlere doğru ilerlerken farketmiştim aslında beynim yaşamak istemediği olayları çok profesyonel bi şekilde nasılda yaşanmamış gibi siliveriyordu bellekten. O an sanki hiç o kavgaya maruz kalmamış gibiydim ve kitapta okuduğum son bölümü düşünüyordum.

Tramvaya bindiğimde kitap okumak istedim ama nedense kaldığım bölümü açıp okumak yerine çantamdan "O"na götürdüğüm bana iki yada üç sene önce verdiği kitabı aldım. Açtım ve son satırlarını tekrar okudum. Sanki o an herşey bana bi ders vermek istiyormuşçasına gelişiyordu.

Açtığım kitabın bölümü babasını kaybeden yazardan ve babasına ait bir kaç anı eşyasını üvey annesinden istediğinden bahsediyordu. Ancak üvey annesi yazarı sana göre birşey yok diyerek tersliyordu. Burada yazar kitap boyunca anlattığı kazançlarından falan bahsedip çok güzel bir sonla bitiriyordu kitabını. Bu arada kitap "Bir Çift Yürek - Marlo Morgan" okumak isterseniz insana güzel şeyler katabilecek, güzel bir yapıt.
Beklediğimiz yaz başından beri okuyup durduğumuz o güzelim Game Of Thrones başladı hanımlar-beyler.

Hemde tam beklediğimiz gibi bir başlangıç yaptı. Vikings ve Davinci's Demons'tan sonra onunda kötü bir sezon yapacağından korkmuyor sayılmazdım aslında.

Ancak korkularım yersiz çıktı ve çok mutlu oldum. Uzun zamandır beklediğimize değdi gibi gözüküyor şuan.

İlk bölüm biraz fazla saçma ve sakin geçmişti ki ikinci bölüm itibariyle bu sezonun belkide en güzel sezon olacağını düşünen bi ben değilim çevremdeki arkadaşlarla konuştuğumda aynı şeyi düşünenler var.


Sabah uyanınca twitter'da spoiler görüp bölüm sonu sürprizini öğrenmeden izlesem çok daha iyi olurdu tabi ki ama yapacak bişey yok buna da çok şükür oldukça eğlenceli bi bölümdü.

Bu arada şuan uyuyacağım sanırım yazının bundan sonrası biraz boka sarıcak idare ediverin...(eğer bi gün birileri okuyacak olursa diye not yazıyorum bide hiç okunmayan bloguma :) )

Neyse spora başladımda bu aralar çok yoruluyorum. Eski ben değilim artık ben. Bunu anlamamı sağladı yaptığım ağır spor. Elim ayağım titreyecek şekilde zorluyorum son iki gidişimde ama bakalım. Gelişir inşallah bişeyler, yaza kadar siks packlerimiz çıkmasa bile şu yıllardır 5'e 20 görünümündeki vücudum birazcık şekillense yeter.

Velhasıl öyle yani azıcık şekillencem diye yazdığım şey birazcık kötüleşebilir sanki çok iyiymiş gibi. Ayrıca birde yarım kalıp uyuyabilirim.

GOT'a dönecek olursak bence bu herifler napıp edip ortalığın şeyine şey edecekler bi şekilde biliyoruz, alıştık artık buna.

Herkes diyo gene ona bu, şuna şu olacak, artık şu kişi şu olacak başka ihtimal yok diye ama yaz başından beri sette görüldüğünde bile artık flaşbek olacak yalanını söyleyip beklentiyi düşürüp bu sürprizi yapan o adamlardan herşeyi bekliyorum ve söylediklerine inanmıyorum bence sizde inanmayın.

Tüm bunlara raÄŸmen zaman zamanda kitapların bittiÄŸi özgün senaryo geleceÄŸini duyumsayıp aldığım okumadığım kitapların daha kaç tane yazılabileceÄŸini düşünüyorum ve geriliyorum. Bitecek diye korkuyorum. 

İstiyorum ki şu dizi 10-15 sezon sürsün artık bi Supernatural, Arka sokaklar gibi olsun hiç bitmesin onları hiç izlemesem ya da izleyip bıraksam bile bunu hiç bırakmadan izlemek istiyorum en azından şimdilik.

Bakalım üçüncü bölümde ne olacak. Görüşmek üzere...

Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

Popular Posts

  • Az önce farkettim...
    İnanılmaz bi yağmur başladı İstanbul'da. Camdan baktığımda gördüm sarı ışık veren sokak lambalarının aydınlattığı arnavut kaldırımlarını...
  • Güzel bi İstanbul günü
    Uzun zaman olmuş yazmayalı onu farkettim az önce o yüzden bi yazayım dedim ve farkettim ki aslında yazacak bişeylerim oluvermiş. Bugün güz...
  • İstiyorum ama bırakamıyorum, tıpkı bi tür bağımlılık gibi...
    Yağan yağmur sanırım bugün yazma duygularımı kabartan şey. Çünkü deminden beri yazıp yazıp sildiğim şeylerden farkettim aslında yazmak i...
  • Arnavut kaldırımları sonbaharda daha mı güzel?
    Metrodan inmeden arkadaşımla konuştuk bayaca. O akşam yaşadığımız şey aslında hiçte birşey değil sanırım sadece kendimi fazla bunaltıyorum. ...
  • Dün akÅŸam ki özür daha tam yerini bulmadı.
    Dün akşamda bahsetmiştim; yalan söyledim "O"na diye yatıyorum dedim ve yatmadım. Sabah çok sancılı oldu uyanış ve ilk mesajlaşma...

Labels Cloud

"O" GÜNLÜK KİTAP SİNEMA-DİZİ

Blog ArÅŸivi

  • ▼  2016 (6)
    • ►  Haziran (1)
    • ▼  Mayıs (2)
      • Metrobüs ve beklenen ritülleri üzerine bir yazı de...
      • Yok artık Jon Snow
    • ►  Nisan (1)
    • ►  Åžubat (2)
  • ►  2015 (3)
    • ►  Aralık (3)
Blogger tarafından desteklenmektedir.
Copyright © 2015 Mibekc

Created By ThemeXpose