Metrobüs ve beklenen ritülleri üzerine bir yazı denemesi.

Aniden gelmiştim kendime. Aslında farkındaydım herşeyin ve çevremin, metrobüse binip otururken özenle seçmiştim koltuğumu. Üçüncü kapının tam önündeki koltuğa oturmuştum. Diğer tarafa sırf önüme birileri gelip yaslanmasın diye oturmamıştım. Oysa düşünememiştim tam yanımda bi koltuk daha olduğunu.

Sonuçta oraya da birileri gelip oturacaktı. Tam 3 durak gittikten sonra bu beklemediğim hamle gerçekleşmişti ve hiç hoşlanmadığım insan tiplerinden biri çocuğuna sürekli direktifler veren enteresan ve bana kalkta yanıma oğlum otursun der gibi bakan bi kadın oturmuştu. Bende ona hiç prim vermeden kafamı kitaptan kaldırmadan okumaya devam etmiştim.

Ta ki o sinir kadının bi yere çatacağını anlayana kadar. Tam ineceğim durağa yaklaşmışken 2-3 durak önce binmişti bu şanssız biraz sonra başına gelecek olan çatışmadan habersiz genç kız annesiyle. Aslında o da bizim suratsız teyzeden pek farklı sayılmazdı.

Ve nihayet gerilim dolu dakikalar yeterince yaklaştı. Aniden gelmiştim kendime kitabımı kapattım ve artık emin olduğum tartışma anının olmadan inmiş olmak için dua ediyordum metrobüste.

Anlayamıyorum her bindiğimde beni mi buluyor yoksa ben mi onları buluyorum ama her bindiğimde illa ki oluyor böyle bi vaka. Bu da daha önceden başıma gelenler gibiydi.

Kitabımı kapatıp çantama koyduğumu gören suratsız yan koltuktaki teyze aniden döndü ve "inecek misin?" diye sordu yada "incek misin?" diye de sormuş olabilir emin değilim. O an ben kavgaya şahit olmamayı arzularken birden gelen soru karşısında Allahım yoksa kavganın ana etmenlerinden mi oluyorum sen koru diye dua ederken hayır diyerek soruyu savuşturdum ve direk önüme bakarak karşılık vermeksizin bekledim yerimde.

Dediğim gibi 2-3 durak önce binmişti herşeyden habersiz çatışmaya maruz kalacak olan genç kadın ve annesi. Bindiler ve annesi koridorun öteki tarafı olan yanımızdaki koltuğa oturduktan sonra bana biraz baktı ve şansının pek yaver gitmediğini ona yer vermeyeceğimi anladıktan sonra arka tarafa doğru ilerledi başına gelecek çatışmadan habersiz genç kadın.

Ve gerilim dolu dakikalar tam benim için bitti demeye başlamış. Dualarım yerini artık şükürlere bırakırken kalkmaya yeltendim ve "müsade eder misiniz?" diyebildim suratsız yan koltuk teyzeye. Bana yol verdi ben metrobüsün tam benim durağıma yaklaşan o iğrenç sektirengillerden olan yolu hesaplayamamıştım. Sonuçta son zamanlarda eskisi kadar gitmiyordum artık bu yolu. Eskiden her gün gidiyordum ama artık öyle mi? Değil tabiki hafta da bazen iki hafta da bi gidiyordum. Dolayısıyla yolu unutmuştum yolda beni unutmuştu. Karşılıklı unutulmuştuk.

Neyse ben o sekengillerden yoldan geçerken ayakta olduğumdan tam suratsız teyzenin bana açtığı dar yolu geçiyordum ki dengesiz metrobüs sekengillerden yolda sekince bende suratsız teyzeye doğru devrilmek üzereydim. O an dakikalar durdu saniyeler yavaşladı sanki herşey benim için ilerliyormuşçasına birden bire metrobüsün o iğrenç pis herkesin hapşırıp, aksırıp tuttuğu ve bu aksırıklar, hapşırıklar belli olmaması için İETT'nin sarıya boyadığı direklerden birine iki elimle sanki cehenneme düşüyormuşumda düşmek istemiyormuşumcasına sarılıverdim.

Çok şükür ki gene suratsız teyzeyle aramızda geçecek olan tartışmadan sıyrılmıştım. Ayağa kalktığımda farkettim ki aramızdaki insanlardan göremediğim tam önümdeki o üçüncü kapıda bazen tek bazen iki kişilik yan koltukta oturan oğluda çok profesyonelce uyuyor taklidi yapıyormuş suratsız teyzenin neyse ben tabii ki suratsız teyze gibi bir düşman kazanmak istemediğimden oğlunada onada hiç ilişmeden kapıya doğru yönelmiştim.

Bu sırada suratsız teyze az önce binen ve başına gelecek olan çatışmadan habersiz genç kadına cam kenarına geçmesini Çağlayanda ineceğini iletti. Bu diyalog sabahtan beri anlattıklarımı haksız çıkaracak derece de çok enteresan bi şekilde gayet medeni geçti. Kız oturmak istemediğini belirtti ve suratsız teyze tekrar aynı koltuğuna 7-8 saniye sonra oturdu.

O an içimden ne kadar hayvan olduğumu ve insanları dış görünüşlerine göre nitelendirdiğimi aslında benim iyi biri olmadığımı kalbime kötülüğün işlediğini düşünmeye başlamıştım ki.

Az önce binen ve başına gelecek çatışmadan habersiz genç kadın, suratsız teyzeye cam kenarına kaymasını istediğini belirten bişeyler söyledi. Kelimeleri tam duyamadım ama sanki çokta öyle sert değildi. Başına gelecek çatışmadan habersiz genç kadın aslında kısmen haklıydı sonuçta annesi koridorun öte tarafında oturduğundan yol boyunca konuşup dedikodu yapıp komşuları çekiştirip o arada koridorda duranları hem annesini görmek hemde duyabilmek için rahatsız edip yetmiyormuş gibi birde onların kafasını zikecekti.

Ama bu sefer sağlam kayaya çarpmıştı. Sanki büyük bir okyanusmuşta önüne çıkan dalgakıranın onu durdurmasına katlanamıyormuşçasına suratsız teyze ona dönerek kaymıyorum diye sesini yükseltti. O an ben bütün dualarımı ve şükürlerimi geri isteyen düşüncelere dalarken gene her bindiğimde gerçekleşen metrobüs ritüeli yerini bulmuş ve beklenen olmuştu. Bir kavga daha çıkmıştı ben metrobüsteyken.

Bunun karşılığı olarak az önce binen ve başına gelecek çatışmadan habersiz olan genç kadın yani daha doğrusu benim bu ana kadar başına gelecek çatışmadan habersiz olduğunu düşündüğüm kadın meğersem hiç öyle çatışmadan habersiz değilmişçesine bizim teyzeye dönüp "ne bağırıyorsun be" diyerek suratsız teyzeye karşı atağa çıkmıştı. Hatta bu karşı atak falan değil bildiğin kontra ataktı.

Bu kontra atağı beklemeyen suratsız teyze birden bire şaşırmış ve neye uğradığını anlayamamış halde beklerken tüm bunların neticesini hiç merak etmeyen ben durağıma gelmiş ve kapıları açılan metrobüsten sanki altı buçuk sene kapalı cezaevinde kalmışta o an salıverilmiş gibi, hatta bu tanımlama çokta doğru olmadı, sanki bir at yarışında sıraya sokulmuş başlangıç tabancasını ve kapıların açılmasını bekleyen o atlardan biriymiş gibi bir anda fırladım metrobüsten aşağı ve arkama bile bakmaksızın durağın merdivenlerine doğru hızla ilerledim.

Merdivenlere doğru ilerlerken farketmiştim aslında beynim yaşamak istemediği olayları çok profesyonel bi şekilde nasılda yaşanmamış gibi siliveriyordu bellekten. O an sanki hiç o kavgaya maruz kalmamış gibiydim ve kitapta okuduğum son bölümü düşünüyordum.

Tramvaya bindiğimde kitap okumak istedim ama nedense kaldığım bölümü açıp okumak yerine çantamdan "O"na götürdüğüm bana iki yada üç sene önce verdiği kitabı aldım. Açtım ve son satırlarını tekrar okudum. Sanki o an herşey bana bi ders vermek istiyormuşçasına gelişiyordu.

Açtığım kitabın bölümü babasını kaybeden yazardan ve babasına ait bir kaç anı eşyasını üvey annesinden istediğinden bahsediyordu. Ancak üvey annesi yazarı sana göre birşey yok diyerek tersliyordu. Burada yazar kitap boyunca anlattığı kazançlarından falan bahsedip çok güzel bir sonla bitiriyordu kitabını. Bu arada kitap "Bir Çift Yürek - Marlo Morgan" okumak isterseniz insana güzel şeyler katabilecek, güzel bir yapıt.

Unknown

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder